Arşiv

Archive for the ‘ŞİİR’ Category

Bilmelisin ki / Can Yücel…

18 Eylül 2011 Yorum bırakın

Ya yarın diye birşey yoksa…

12 Eylül 2009 Yorum bırakın
Ya yarın diye
bir şey

yoksa
Ya yoksa gerçekten?
Sürgit bir düzen (-sizlik) bugünümüzü
mühürlüyorsa.
Altı üstü tek bir gün ise ömrümüz.
Dünün ve yarının bekaretine
dokunabilir miyiz? Daha fazlasını oku…

Herşey Sende Gizli…

18 Haziran 2009 2 yorum

HERŞEY SENDE GİZLİ…

Yerin seni çektiği kadar ağırsın

Kanatların çırpındığı kadar hafif.

Kalbinin attığı kadar canlısın

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…

Sevdiklerin kadar iyisin

Nefret ettiklerin kadar kötü.

Ne renk olursa olsun kaşın gözün

Karşındakinin gördüğüdür rengin.

 

Yaşadıklarını kar sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün.

Gülebildiğin kadar mutlusun

Daha fazlasını oku…

Sure…

04 Mayıs 2009 Yorum bırakın
Kimse bizi bir daha yoğurmayacak toprak ve çamurdan,
Kimse külümüzden söz etmeyecek bir daha.
Kimse.

Bir hiçtik,
Hiçiz, hiç olarak kalacağız çiçeklenerek:
Hiçliğin gülü, sahipsiz gül…
__________Paul Celan
Ucnoktahayat…
Yahudi soykırımı şu soruyu sorduruyor: İnsan Tanrıdan bile uzaklaştırmayı gerektiren böyle bir şeyi nasıl yapabilir? George Steiner şöyle yazıyor: “Toplama kampları, kül yığınları, artık Tanrı’yla insan arasında uzlaşma kalmadığının ifadesi olabilir. -Auschwitz vya Belsen’de bulunmayan Tanrı…” G. Steiner, “North of dhe future”, The New Yorker içinde, 28 Ağustos 1989.

BENDEN…

29 Ağustos 2008 Yorum bırakın
Dört köşeli bir yuvarlak.
Ortası,
Ne sen, ne ben.
Hem sen, hem ben.
Varırsam ben,
varırsan sen.
Varırsak sen ve ben.
Diğer köşeler,
sen-den ve ben-den
Kategoriler:ŞİİR

BİR ŞİİRİN İÇİNDEN GEÇMEK… AŞK HERKESE BİR PARÇA HAKSIZLIK EDER…

15 Temmuz 2008 Yorum bırakın
Bir şiir …
Tuhaf şey…
Aşk herkese bir parça haksızlık eder niyeyse… 
Asi bir atı eğitir gibi öfkeli, terli avuçlarını sürer sürer eğere…
daha hızlı gitmek ister gideceği yere. 
köylü bir şiir, basit bir şiir, yani küçümser gibi değil, tam tersine içinden aktığı gibi karışır denize…
Ve bir hançer…
keskin mi keskin, tam ortasından böler kalbini ikiye…
Bir anda kuşlar havalanır, yağmur düşer ılık…
göğsün sulanır….
Turuncu bir akşam dönümü, Ada’da mimozalar…  
Ne acayip bir hüsran.. Unutmayı öğrenmek de…
Unutulmayı öğretmek de…
Sürgüne giden bir at gibidir doğduğun şehre.
Aynı anda ezer geçer cenneti cehennemi.
Tuhaf şeydir doğrusu,
bir şiirin içinden geçebilmek ve orada kalmışlık duygusu… 
 
_____________ Sevgili Sibel Bengü’ye en içten sevgi ve saygılarımızla…
Kategoriler:ŞİİR

CEZA…

26 Mayıs 2008 Yorum bırakın
göğü unut
tek başına ölmüş bir karanlık ol
banliyö trenlerinin camından bakan yenilgi gibi
bak, denizi nasıl denetliyor martılar
uzaklaşıp git, kendinde eri, çözül
değil mi ki orda yoktun.
 
gemi enkazlarının dibindeki katranla hesaplaş
limandaki halatların arasına sıkışmış yengeç gibi
çaresizliği incele, bir sonuca var yalnızlığından
hani ilk rüzgârla düşen yapraklar vardır
onlara oy ver, yaşamıyor olmayı seç
değil mi ki söylemedin.
 
çalışkanlığın haritasını çizen karıncaları gözet
ağaçlara koş, köklere yalvar
kiminse kumdaki ayak izleri, onu bul, tartış
takip edilen bir pars gibi
geceyle arandaki boşluğu ölç
değil mi ki göremedin.
___________________________________________SALİH BOLAT
Kategoriler:ŞİİR

SAVAŞA KARŞI BARIŞ DİZELERİ…

05 Mayıs 2008 Yorum bırakın

Evsiz kapılardan girip çıkıyorum
kalbim dünyanın ortasında bir menekşe
neft ve kan, zambak cesetlerinde çürüyen leke
çakı bile çekemediğim iki karanlık arasındayım
karda bir çiğdem, dikende bir kuş gibi yakıp kavrulan yanıp kavrulan bir akıl
anın sıkı dokusuna sığınan yoksul akıl,
alkışların uğultusuyla
büyütür bütün savaşların anasını; ah Asur!
savaş, ah tükenen karanlık
topallayan deli kalbim,
böyle başlamak istemezdim
kimdi bana insanlığın soylu bir geleceği
olacak diyen
alev gözler alevleri yardı ölü çocukların
ak gözlerini anmak için…
duyamam yaprağın sesini orman gümbürderken
olmak veya olmamak, bütün hatırladığım bu
yaşam da kanıyor insan da, ensemizde
ölümün soluğu
iyi savaşlar sayın seyirciler, devam edin
seyirci kalmaya
naklen cinayet çağı bu, katilin yüzü flu
“derslerinizi sakın ihmal etmeyin”
şiir unutmaz, “canlı yayın “ yapsa da ölüm
savaş, içi dışı kül kokar
savaş, iki ağzı kırık bir kama
başkalarının kanıyla da ölebilir insan
şimdi yalnızca adları Savaş ve Zafer olan
çocukların dönüşünü düşünüyorum
ölümün adıyla
kan diyorum kan ve fırlıyorum ayağa,
tutun şu savaşı
acıların ve düşmanlıkların yıldızlararası dönemi
bittiği zaman
Orion’un uyum şarkıları çıkacak aramızdan
hangi savaş yüz akıyla çıkmıştır savaştan
savaşı insanlık kadar eskidir diye
haklı çıkarmak isteyen
bilsin ki, barışı insanlık kadar yenidir
diye övünüyorum ben
kanayan bir Ortadoğu ikindisiyle açıklıyorum
gizli güllerimi
Korkusuz kır çiçekleri önünü keser kesmez
Savaşçı diz çökecek göreceksin
ey kin ve kibir bekçileri
şafak; sizin ateşiniz üzerinde doğruluyor şimdi
rüzgârın çarmıhında donardı anılarımız
şimdi bir buğusun artık zamanın teninde
rüzgâr: Gümüşi bir ırmaktan su içerkenki
yürek zaten biliyor tohumlu ölümleri
1-3 nöbetini olum tutuyor askerin gözlerinde
bir aynaya bakakalmış gibi ardında uçup giderken hayat
petrolden tez tutuşur alın teri
ancak akrep zefiri yaraşır mürekkepliğe
kâğıt turnam hey, yolların durduğu görülmemiş
dağ titreşirse
kör tarih gözümüzü oymak istiyor
neler mi söylüyor olu asker? olduğunu söylüyor,
naklen söylüyor
lav düşüyor dünyanın bütün ırmaklarına
gül yerine
riyadır, ölsem damarlarım boşalır
böler uykuyu o ses; savaş, ah yır!
barış güçlü insanların yapıtıdır
savaş, korkakların cesaretidir
cesetlerdir bu ülkenin rozetleri
marşlarla büyür bir yanım, bir yanım
hep çocuk simdi
çocuklarına ne yaptın diye sormuştu toprak
Barışı üzdüm savaş çıktı
batar kâğıttan çocuklar kara karanfilin
körfezinde
savaş oldu, süt bardağı kırıldı çocuğun
maviyi kim oldurdu, ilk kuşu onun içinde
acısı en çok çocuklara düşer savaşların
-her çocuk bir çekmece- anneleri boğuluyor
içlerinde
ölümcül ışıklar aydınlatacaksa geceyi
-karanlık kalsın-
Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur
kan saldırır kum saldırır Orta doğudur
yüreğim kum’saldır
girmeyin dizelerime gürültülü gölgelerinizle
kemikten zarlarla oynanan kıta kumarı
korkusunu apacı dener kendi yüzünde
“le emma ma yenfeun – nase fimeksu fil arz” ise
ben bir olabilir insanım, tiksinirim başkan ve generallerden
burda, orda, Ur’da
yüzünden düşen harfte gizle beni
Günler geçtikçe Taş’la Kitap arasında
debeleniyorum, Fırat’ın kanlı sularında
tadı derinliğimizde uğuldayan gün balı
savaşı istiyorum aşkla; savaş barış’sa
okyanus uzunluğunca petrolden bir tabutun örttüğü o karabatakla yan yana
Sevgilim, beni kana koşan dünyadan koru
kurtuluş türküleri gibi insanı çarpan
barış kavgamızdır
barış, uzun aşk geceleri gibi yüce dinginlik
sen bozacaksın oyununu bezirgânın
savaşı göğüsler yaşam
apoletlerim yok. Param var.

Bana da silahlar satın;
işgal edeyim geleceğini barışın
Allah allah ateş geliyor, Allah allah barış geliyor
silahları, silahsızlanmaları, silah satanları,
can bezirgânlarını anlatır bu destan
yazık ki kudurmuş Pentagon’un bir dişi de İncirlik
övmüyorum yiğitliğini senin
inanmıyorum yiğitlik olduğuna insan öldürmenin
cenge ve cengâvere hayır, ölüm kusanlara,
yeryüzünü karartanlara
insan bitince başlar kavga
yaşamı ateşe vermeyin
insanlar barışa barışa…
benim tanıdığım Savaş’la savaş
körfezde rakı içer
ben seni öptüğüm gün istemiştim hiç ölmemeyi,
söylemiş miydim?
seni savaş, ne zaman öptüler

ŞİİRE DİZE VEREN ŞAİRLER:
Meltem Ahıska, Oğuzhan Akay, Gülten Akın, Merih Akoğul,Hulki Aktunç, Teoman Aktürel, Sina Akyol, Orhan Alkaya, Melih Cevdet Anday, Behçet Aysan, Mehmet Başaran, Nihat Behram, Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, Nur Bulum, Eray Canberk, Mazhar Candan, Ali Cengizkan, Gülsüm Cengiz, Metin Cengiz, Erol Çankaya, Cevat Çapan, Müslüm Çelik, Çınar Cığ, Veysel Çolak, Arif Damar, Refik Durbaş, Salih Ecer, Gültekin Emre, Enver Ercan, Müştak Erenus, Abdullah Rıza Ergüven, Ebubekir Eroğlu, Seyhan Erözçelik, Cezmi Ersöz, Turgay Fişekçi, Hamdi Gedik, Tarık Günersel, Aydın Hatipoğlu, Gunseli Önal, Özdemir İnce, Orhan Kahyaoğlu, Semih Kaplanoğlu, Sefa Kaplan, İsmet Kemal Karadayı, Hidayet Karakuş, Turhan Kayaoğlu, Mehmet Kemal, Şükran Kurdakul, Akif Kurtuluş, Onat Kutlar, K. İskender, Kerim Mert, Özkan Mert, Mehmet Müfit, Lale Müldür, Seyyit Nezir, Mehmet Ocaktan, Ahmet Oktay, Fergun Özelli, Adnan Özer, Kemal Özer, Lütfu Özkök, Ali Püsküllüoğlu, Sennur Sezer, Zafer Şenocak, Cahit Tanyol, Tuğrul Tanyol, Berin Taşan, Suha Tuğtepe, Engin Turgut, Gürhan Uçkan, Mehmet Uzun, Mehmet Fikri Ünal, Kubilay Ünsal, Ramazan Üren, Aydoğan Yavaşlı, Hilmi Yavuz, Necati Yıldırım, Hüseyin Yurttaş, Can Yücel, Nihat Ziyalan
(http://oezers.com/alternatif/home.asp?id=2&yazi_id=3

Kategoriler:ŞİİR